![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdCOlKHtX_4qdb6mwp5LQyKV2YryAwVELzTik2MkVvwqBfRF3pqJ-BKGeFBQMHpN-8WT_bopQ8PW5dzrZj-DJX6SNQkguHWs5SlUsYpfHW0FLlw01X_EawpoTeefKEGhsDHmeVRmXjKxA/s320/kayseri%2520052.jpg)
Güzel ve güneşli bir cumartesi günü zamanı olan futbolseverlerin yapabileceği en doğru şeydi bu gün maç izlemek.İzin alarak koştur koştur stada yetişebilen, cumartesi mağdurlarının (iş olarak) şanslı olanlarındanıydım.Maç başladıktan sonra girsem de stada yinede hızlı bir şekilde yerimi alıp maçı seyretmeye başladım. Girer girmez stadın geneline şöyle bir baktım. Cumarteside olsa yinede çokta azımsanmayacak kadar seyirci vardı. Her zamanki gibi kuzey tribünün üst kısmı tamamen dolmuştu (Eski Erkilet kale arkası) Açık tribününde kombine olan yerleri dolmuştu.Bu demek oluyorki, stadın genelini dolduranlar kombineliler, takımına önceden destek verip kombine alanlar. Yada daha açıklayıcı bir şekilde söyleyeyim “bu yüzden fener maçına giremeyen kombineliler” Bilmem anlatabildim mi? Neyse…Harika olarak tanımlanan bir stadın “Patates” tarlasında başladı her şey…Beraberliği galibiyet olarak tanımlayan ve sistemsiz oynayan iki takımın mücadelesi vardı sahada.Birisi düşme potasına girmek istemeyen “100 yıllık” bir takım, diğeri haftalardır taraftarı önünde galip gelemeyen bir takım.Bu mücadelenin berabere bitmesini engelleyebilecek tek şey ancak yan toplar olabilirdi. Çünkü futbolcular önce sahanın zeminiyle mücadele etmesi gerekiyordu. Zemin o kadar kötü bir durumdaydı ki atılan toplar gitmiyor düşen top sekmiyordu. Zaten ilk 15-20 dk. Her iki taraf futbolcuları da sahaya alışmak için uğraştılar.Sahaya alışan ilk Ankaragücü futbolcuları olacak ki sahayı bırakıp Kayserispor’lu futbolcularla uğraşmaya başladılar. Nitekim Ankaragücü, bu uğraşın meyvesini 41. dk eskizsiz aldı. Bir takım stresli maç yapabilir ama “çirkefçe” bir maç yapamaz. Amaçları sadece oyuncu sakatlamakmış gibi maç yapan bir takımın süperlig de işi yoktur.Fark ettiniz mi bilmiyorum ama maçtan hiç bahsetmedim. İlk yarıda “vaybeeeee” diyebileceğimiz bir tek pozisyonumuz bile yoktu herhalde. Herşey bildiğimiz gibi yani...İkinci yarının başlamasıyla yine “doldur-boşalt” sistemiyle ki bunun adı sistemse, kaleyi yoklamaya başladık.Başta da dedim ya, bu maçı ancak yan toplar çözerdi diye…Maçın iki iyi ismi Bilal ve CANgele, biri ortayı açtı diğeri sıfırdan gol attı. Kadir Has Stadında ilk gol atma şerefi de CANgele ye nasip olmuş oldu. İlerleyen dakikalardada yine CANgele’nin başlattığı bir atakla kaptanın golünün gelmesi Ankaragücü futbolcularını tamamen yıktı.Leo iglesias’ ın Kayserisporlu taraftarlarınca alkışlar eşliğinde maça dahil olmasıyla bir anda yüreğim”cıızzz” etti. Bu adamın yerine alınanlar acaba bu adamdan dahamı iyi? Neyse….Maç hakkında anlatılabilecek en önemli olaylar ise Furkan,Abdullah,Eren,Bilal gibi genç yeteneklerin bu takımda ilerleyen yıllar için ne kadar yararlı olabileceğini görmekti. Belki fener maçında Furkan ile başlamak biraz riskti ama bu maçta ilk 11 de başlaması onun için büyük bir olaydı bence. Yavaş yavaş kendini takımda göstermeye ve bu kadroda “bende varım” demeye başlıyor.Eren ve Abdullah için zaten fazla söze gerek yok sanırım, bu takımda ne kadar önemli olduklarını herkes biliyor, kendiler ide…Uzun zamandır ortalarda görünmeyen son maçlarda takımı ipten alan CANgele bu günde görevini layıkıyla yaptığı gibi takımını ve en önemlisi hocasını kurtarmış oldu.Bu genç arkadaşlarımızın ilerleyen yıllarda takımımızda “Güneş” gibi parlayacağı besbelli..Uzun lafın kısası….Sahada her zamanki bildiğimiz bir Kayserispor vardı. Sadece farklı olan bazı oyuncuların becerileriydi.Sayın hocamız verdiği demeçlerde “gol atamama sorunumuz var” diyor. Hocama tek bir şey sormak istiyorum..Hocam; Gol atma sorunumuz var ona lafımız yok artık ama neden iyi futbol oynayamıyoruz? Gol atamamak kötü futbolumuzun nedenimi?Hani neredeyse aynı kadroyla gol atamadan yenildiğimiz maçlarda bile "Nasıl oynadık ama , resmen ezdik" diyebileceğimiz maçlar yaşadıkta o yüzden...
Muzaffer ŞAHİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder